ASO Başkanı Seyit Ardıç: Kârdan vazgeçtik özvarlıklarımızda bile tahribat yaşıyoruz

ASO’nun temmuz ayı meclis toplantısı ile 2. ve 3. OSB Müteşebbis Heyet Müşterek Toplantısı, Oda’da gerçekleştirildi.

Ardıç, burada yaptığı konuşmada, İstanbul Sanayi Odasının (İSO) “Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2023” bilgilerinde ASO’ya üye 14 firmanın yer aldığını aktardı.

Ardıç, son devirde Türkiye’de uygulanan rasyonel siyasetlerle makroekonomik istikrarda kısmi güzelleşme gözlemlediklerini belirterek, “Merkez Bankası rezervlerindeki artış, Türk lirasının bedel kazanması, işsizlik oranlarında azalma, cari açıkta güzelleşme ve enflasyonun düşüş trendine girmesi epey değerli gelişmelerdir” diye konuştu.

Merkez Bankası rezervlerindeki güzelleşmenin nedeninin düşük kur-yüksek faiz ortamından kaynaklandığını savunan Ardıç, “Kurun bir nevi sabit tutulması ve görece yüksek faiz ödenmesi, kıymetli ‘carry trade’ imkanı doğuruyor” tabirini kullandı.

Ardıç, para ve maliye siyasetlerini istikrarlı uygulamak için sıcak para konusunda ihtiyatlı bir duruş sergilenmesi gerektiğini vurgulayarak, döviz rezerv birikiminin ülkeler için değerine işaret etti.

SANAYİDE YAPISAL DÖNÜŞÜM VURGUSU

Yüksek teknolojili eser ihracatında Çin’in birinci, Almanya’nın da ikinci sırada olduğunu lisana getiren Ardıç, şunları kaydetti:

“Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşunda yüksek teknoloji eserlerin hissesi yüzde 7’nin üzerine çıksa da birinci 10 firma içerisinde yüksek teknoloji yoğunluğuna sahip tek bir işletmemiz maalesef yok. Öncelikle yapmamız gereken, endüstride topyekun bir yapısal dönüşümle teknoloji seviyesini, yeni fikirleri, işbirliklerini ve verimliliği artırmaktır. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızca hazırlık çalışmaları devam eden yeni sanayi stratejisinde; teknoloji ve yüksek katma bedelli üretimi, yenilik ve inovasyonu, yeşil ve dijital dönüşümü önceleyen ve bunların içselleştirilmesini sağlayan somut hareketlerin tüm ayrıntılarıyla çalışıldığını düşünüyorum. Biz de ASO olarak bu stratejiye katkı vermek ismine yetkililere sunmak üzere bir rapor hazırladık.”

“FAİZ İNDİRİMİ İÇİN ERKEN OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ”

Ardıç, endüstriciler için düşük faiz ortamının elzem olduğunu tabir ederek, “Ancak faiz indirimi için şimdi erken olduğunu düşünüyoruz. Enflasyon kalıcı olarak düşüş trendine girmediği sürece faiz indiriminin konuşulmaması daha sağlıklı olacaktır. Erken indirim sinyali, yeni başlayan dezenflasyon sürecini sekteye uğratmamalıdır” dedi.

Türk lirasının gerçek pahalanmasının son 2,5 yılın tepesinde olduğunu söyleyen Ardıç, kalıcı inanç algısını oluşturacak ortam ve siyasetlerin devreye girmesi gerektiğini belirtti.

Ardıç, enflasyon düzeltmesi uygulamasının süreksiz vergi devirlerinde yapılmamasını talep etti.

“ÖZVARLIKLARIMIZDA TAHRİBAT YAŞIYORUZ”

Sıkı para siyasetiyle krediye ulaşma maliyetindeki artışın gerçek bölümün ekonomik aktivitesinde yavaşlamaya yol açtığını tabir eden Seyit Ardıç, “Üretim maliyetlerimiz hammadde ve güç fiyatlarına gelen artırımlarla birlikte epeyce yükseldi. Buna %50-60 oranında finansman maliyeti de eklendiğinde ve bunu tüketiciye yansıtamadığımız durumda, biz üreticiler maalesef varlığımızı devam ettiremeyiz” dedi.

Ardıç, “Anadolu’da bir tabir vardır. Birtakım yıl kâr yılı kimi yıl da ar yılıdır derler; bizler ise kârdan vazgeçtik, artık öz varlıklarımızda bile önemli tahribatlar yaşıyoruz” diye konuştu.

Bu süreçten yalnızca faiz artırıp vergileri çoğaltarak çıkılamayacağına vurgu yapan Ardıç, “Yeni bir dönüşüme gereksinimimiz var. Sanayi, ticaret, eğitim, hukuk, teknoloji siyaset ve uygulamalarında esnekliğe, değişikliklere gereksinim bulunmaktadır. Her bir alanın birbiriyle konuşacağı faal program ve projelere her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz bir periyot olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.