Cannes Film Festivali 77. kez başladı: Gerçek mi, kurmaca mı?
Sonuçta rahat bir nefes aldık. Adı söylentilere karıştırılan Mediapart sitesi, festivalin başlangıcından tam 24 saat önce yaptığı açıklamayla, bir haftadır sürdürülen kara liste konusuna son noktayı koydu.
Özetle, böyle bir dosya yayımlamayacaklarını; Mediapart’ın gerçek dışı komplotist haberlere alet edildiğini vurguladılar. Bu şişirme haberlerin, kimi güvenilir basın organlarında, devlet radyo ve televizyonlarında bile yansıtılmasının, aslında Fransız medya dünyasının acınası durumunu gösterdiğini de eklediler.
Evet, on kişilik toplu bir liste yoktu ama konu tamamıyla kapanmamıştı. Aynı gün yayımlanan “Elle” dergisinde, yıllar boyu festivale seçilen, JeanLuc Godard, Roman Polanski ve Jacques Doillon gibi birçok tanınmış yönetmenin filmlerinin Fransız yapımcısı Alain Sarde’ın dokuz genç kadın oyuncu tarafından cinsel taciz ve saldırıyla suçlanmasına ilişkin kapsamlı bir dosya yer alıyordu. Yine aynı gün, Judith Godrèche, Paris’te, bir devlet kurumu olan Ulusal Sinema Merkezi Müdürü Dominique Boutonnat’yı benzer nedenlerle istifaya çağıran kadın göstericilerin sözcülüğünü yapmaktaydı.
Fransız #MeToo hareketini ateşleyen Godrèche, yaşadıkları mağduriyetlerin tanıklığını yapan ve sayıları 1000’e ulaşan kadınlarla ilgili olarak gerçekleştirdiği 17 dakikalık belgesel filmin resmi seçki kapsamındaki gösterimi için, festivalin ikinci günü Cannes’da olacak…
SİNEMANIN GÜCÜ VE ÇARESİZLİĞİ
Meryl Streep’in onur ödülü aldığı açılış gecesi, yüzde yüz sinemaya odaklanma fırsatı veren, son derece hafif görünümü ardında bir dizi ciddi konuyu şakacı, rahat bir dille işleyen Quentin Dupieux’nün filmi “İkinci Perde” ile sonuçlandı.
Bir yanıyla bürlesk taşlama, diğer yanıyla eğlenceli bir psikodram, içten içe de varoluşçu göz kırpmalarla derin felsefi sorgulamalara davetiye çıkaran kendine özgü dört dörtlük bir auteur sineması örneğini keyifle izledik.
Yapay zekâ programları tarafından oluşturulan “sanal bir sanatçı” tarafından bilgisayar üzerinden “yönetilen” kurmaca bir filmin çekimi sırasında, sık sık gerçekliklerle flört eden bir film diye tanımlayabileceğimiz “İkinci Perde”nin içerdiği kimi absürt öğeler, Léa Seydoux, Vincent Lindon ve Louis Garrel gibi yetenekli oyuncuların son derece esnek yorumlarıyla alabildiğine inandırıcı, etkileyici oluveriyor. Yarışma dışı sunulan “İkinci Perde”, içerdiği çok türlülüğün oluşturduğu özgün kategoride, tüm ödülleri alabilecek yoğunluğu yakalayarak hafif ve iddiasız rahat duruşu gerisinde, insanlık gerçeğini hınzırca sorguluyor. Kahrolası iç çelişkilerimizi, beynimizi kemiren ebedi sorunsallar yumağını, güncel temalar eşliğinde özgürce işliyor. Tek sorun, Fransız kültürüne pek aşina olmayanların filme biraz Fransız kalma riski!