Dermatoloji uzmanından ‘cilt bariyeri’ uyarısı: Makyaj yapmadan bir daha düşünün…
Son yıllarda özellikle sosyal medyada trend haline gelen türlü türlü cilt ya da makyaj ürünlerinin üst üste kullanımına dair paylaşımların da etkisiyle henüz 18’li yaşlardaki gençlerin cilt bariyerleri çöküyor. İstanbul Üniversitesi …
Son yıllarda özellikle sosyal medyada trend haline gelen türlü türlü cilt ya da makyaj ürünlerinin üst üste kullanımına dair paylaşımların da etkisiyle henüz 18’li yaşlardaki gençlerin cilt bariyerleri çöküyor.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, cilt bakımı ya da makyaj için onlarca çeşit temizleyici, krem, cilt serumu, fondöten, kapatıcı vb makyaj malzemesi kullanımının, 40’lı yaşlarda başlaması gereken cilt bariyerindeki bozulmayı, çok daha erken yaşlara taşıdığını kaydetti.
40’LI YAŞLARDA BEKLENEN TABLO 20 YIL ÖNCEYE ÇEKİLİYOR
Derinin üst tabakasında yer alan ölü tabakanın cilt bariyeri olarak adlandırıldığını anlatan Prof. Dr. Kutlubay, “Bu tabaka, deride bir koruyucu bir film tabaka oluşturuyor. Bu koruyucu tabakanın önemi, dış ortamdaki mikroorganizmaların deri içerisinden geçip vücudu istila etmelerinin önüne geçmek. Zaman içerisinde bu koruyucu tabaka çeşitli etkenlerden dolayı bozulabiliyor. Normal şartlarda cilt bariyerinin bozulmasını biz çoğunlukla 35-40’lı yaşlardan sonra bekleriz” dedi.
Kutlubay, “Özellikle menopoza doğru, hormonların azalmasına da bağlı olarak gerçekleşebiliyor bu bozulma. Ama maalesef ki günümüzde bu çeşit çeşit makyaj malzemesi, fondöten vs kullanma çılgınlığından dolayı, cilt bariyeri bozukluğu 18 ila 20’li yaşlara kadar düştü. Aşırı sayıda temizleme ürünü kullanmak, aşırı miktarda yıkamak, çok fazla sayıda kozmetik ürünler kullanmak, üst üste aşırı miktarda makyaj malzemesi sürmek gibi nedenlerden dolayı derinin bariyer tabakası çökebiliyor” diye konuştu.
“GÜNDE 6-8 ÜRÜN KULLANAN VAR”
Cilt bariyeri bozulduğu zaman daha büyük problemlerin ortaya çıktığına işaret eden Prof. Dr. Kutlubay, “Bana öyle hastalar, genç kızlar geliyor ki yanında bir sürü makyaj malzemesi, cilt ürünü, günlük 6-8 ürünü üst üste kullanan genç kızlar var. En ağır tablolardan biri atopik egzama dediğimiz egzama benzeri kabuklu, kepekli, kaşıntılı bir cildin oluşması. İkincisi de kistik akne dediğimiz, nohut/fındık büyüklüğüne dahi ulaşabilen abartılı sivilcelerle giden aknelerin ortaya çıkması. Daha uzun süreli, daha ciddi, daha üst seviyedeki ilaçları kullanmamız gereken tedavi tablolarıyla karşı karşıya kalıyoruz bu sefer” şeklinde konuştu.
“YÜKSEK KONSANTRASYONLU ASİTLERİ EVDE KULLANMAYIN”
Prof. Dr. Kutlubay, cilt bakımında yapılan en büyük yanlışlardan birinin de cildin üst tabakasını soyarak uzaklaştırıp cildin yenilenmesini sağlayan “peelingö işleminin, aslında doktorun kullanması gereken yüksek konsantrasyonlu ürünlerle evde kendi kendine yapılmaya çalışılması olduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Kutlubay, “Peeling ile biz, cildin üst tabakasının soyarak altından temiz bir cilt gelmesini sağlıyoruz. Gerek AHA dediğimiz alfa hidroksi asit, gerek BHA dediğimiz beta hidroksi asitler var. Bunların belli bir konsantrasyonuna kadar olanları, günlük rutin kullanılan kremler ya da serumlar içinde bulunabiliyor, yüzde 7,5, yüzde 2 gibi. Ama dermatologların kullanması gereken daha yüksek konsantrasyonları, yüzde 10 ila 50’ye kadar olanlar, tedavi amaçlı cildi soymak için uygulanıyor. Biz yaptığımız zaman, ciltte kızarıklık, kaşıntı, meyve kabuğu gibi deride soyulma meydana geliyor” diye konuştu.
CİLTTE DERİN YANIKLARA BİLE YOL AÇABİLİR
Prof. Dr. Kutlubay sözlerini şöyle noktaladı:
“Maalesef ki bazı kişiler, doktorun dermatoloğun kullanması gereken bu ürünleri internetten vs sipariş edip kendileri kafalarına göre kullanıyorlar. Kontrolsüz ve bilinçsizce kullandıkları için (cilt tiplerine uygun olmayan şekilde) cilt bariyerleri bozulup daha büyük sorunlarla karşılaşabiliyorlar. Egzamaya yatkın bir cilt oluşabiliyor, cildi yakabiliyorlar, birinci derece yanıklar meydana gelebiliyor. Ciltte derin yanıklar bile oluşabiliyor. Ya da tam tersi akne benzeri sorunlarda da karşımıza çıkabiliyor.
Bu sefer onu toparlamak, bizim onu düzeltmemiz daha çok zaman alıyor ve hasta da daha çok zaman ve para harcamak zorunda kalıyor. En ufak bir sivilce sorunu olan da örneğin, doktora gitmeden, piyasadan, internetten, konu komşu tavsiyesiyle kontrolsüz bir şekilde ürün kullanabiliyor. Bizim önerimiz şu; eğer sivilceniz, akneniz varsa da kendi başınıza bir ürün almak ya da sipariş etmek yerine, mutlaka bir dermatoloğa başvurun. Dermatolog zaten aknenin şiddetine göre uygun bir ürünü reçete edecektir.”