Dolar 35,2195
Euro 36,7982
Altın 2.979,11
BİST 9.756,61
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 13°C
Hafif Yağmurlu
İstanbul
13°C
Hafif Yağmurlu
Sal 14°C
Çar 12°C
Per 10°C
Cum 9°C

Farmakolog Kayhan : ‘Aroma terapi, safrayı temizliyor. Kararmış, bulanık, akışkan olmayan safra melankoliye sebep olur’

Farmakolog Hülya Kayhan ve ressam Ru Ceylan, Serhat Sarısözen’le Gündem Dışı’na konuk oldu.

Farmakolog Kayhan : ‘Aroma terapi, safrayı temizliyor. Kararmış, bulanık, akışkan olmayan safra melankoliye sebep olur’
23 Aralık 2024 2:56 AM
10

Yüzden fazla uluslararası konferans ve kongrelerde buluşlarını aktaran Hülya Kayhan, şunları kaydetti:

“Hastane enfeksiyonu ve kapanmayan yaralar var. Covid döneminde de insanlar hastane enfeksiyonundan öldü. Bu bakteriler akıllı, etraflarında biyofilm tabaka oluşturuyorlar; dolayısıyla antibiyotiklere karşı dirençliler. O yarayı oluşturan bakteriler kendilerini koruma altına alıyorlar ve yara kapanmıyor. Bakteriler ile hazırladığımız uçucu yağları birleştirdiğimizde, bakteriler hemen yok oluyor. Ortamda da enteresan, hafif gül gibi sizi rahatsız etmeyecek hoş bir koku oluşuyor.”

400’ den fazla formül, 5 ayrı patent sahibi olan Kayhan, şu ifadeleri kullandı:

“Kadim öğretilere baktığımızda da safra aslında çok değerli bir organ. Modern tıpta bağırsaklara yönelmişiz fakat sofrayı atlamışız. Tıp dünyası ikiye bölünmüş durumda: Safrayı alalım, içi çamur olmuş diyorlar. Safra, o kadar değerli ki: Karaciğer bütün toksinleri topluyor bunun bağırsaktan atılmasını sağlayan organ safra. Aroma terapi, safrayı temizliyor. Kararmış, bulanık, akışkan olmayan safra melankoliye sebep oluyor. Zaten kara safra, melankoli demek. Safrayı ne kadar billur gibi akışkan yaparsak vücuttan toplanan bütün toksinleri de bağırsaktan dışarıya atabilecek. Safra ne kadar kara, bulamıksa toksinler bağırsaktan atılamıyor emilerek tekrar vücuda dönüyor. Aromaterapi safranın berraklaşması için bilimsel çalışmaları yapıyor.”

Koku reseptörlerine de değinen Hülya Kayhan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Koku reseptörleri, beynimizin koku merkezine bağlı. Örneğin nane ile hatırlama duyumuzu geliştiriyoruz. Demanslı kişilerin son yıllarına bakmışlar ve nane kokusunu alamadığını görmüşler, şu an bu hastalığın teşhisinde nane kokusu kullanılıyor. Demans, alzheimer, parkinson şüphesi olan kişilerde teşhiste nane kokusu kullanılıyor. Hangi kokuları alamıyorsanız nörolojik hastalıkların teşhisinde kullanılıyor. Bazı kokuları alamamamız norodejeneratif hastalıkların teşhisinde kullanılıyor. Tedavide de kullanılıyor. Örneğin burun içine nane ve okaliptüs yağını sürdüğünüzde koku kaybı geri geliyor. Yaptığım araştırmalar şunu gösteriyor: Aromatik yağlar burun içindeki iyi bakterilerin probiyotiği. Kokular çok güçlü terapi yöntemleri; özellikle güçlü kokular, sağlıklı uçucu yağlar. Bu kokuları yapan toprağın kendisi. Toprağın yarattığı bakteriler, bizim bağırsaklarımızdaki bakterileri tanıyor, beynimizdeki sistemi de tanıyor. O yüzden biz onları kokladığımızda rahatlıyoruz, bağırsaklarımız çalışıyor, uyku düzenimiz geliyor.”

Ressam Ru Ceylan: “Konuşan Resimler, sergisinde bu kadar sanatçının yer alması aslında ortak bir manifesto”

Sanatçı Ru Ceylan tarafından 2014’te yapılan ve Türkiye’nin ilk betimlemeli sergi serisi olma özelliği taşıyan ‘Konuşan Resimler’ Aralık ayında Atatürk Kültür Merkezi’nde, 10.yılına özel olarak hazırlanan veda sergisiyle İstanbul’da son kez sanatseverleri ağırladı. Türkiye’nin ünlü oyuncuları ve seslendirme sanatçılarının okuduğu hikayelerin ve şiirlerin tablolara eşlik ettiği Konuşan Resimler Veda Sergisi’nde; Cahide Sonku, Semiha Berksoy ve Afife Jale gibi sanat dünyasının unutulmaz kadın figürleri estetik temsilleriyle yeniden anıldı.

Sergiye ilişkin konuşan Ru Ceylan, şunları kaydetti:

“Konuşan Resimler, disiplinler arası bir iş. Bu kadar sanatçının projede yer almasının aslında ortak bir manifestosu var. Ben bütün işlerimde bu manifesto’yu kullanıyorum. Farklı düşüncede olan insanların bir masada toplanması fikri ile biz bu kadar insan ile bir araya geliyoruz. Geçmişte topluma örnek olmuş, farklı fikir dünyasında olan insanlar, kendi dönemlerinde aslında çok büyük bir cesaret örneği göstererek bir arada olmuşlar, fikir alışverişlerini yapmışlar. Ben bunun zamansız olduğunu düşünüyorum. Bugün de farklı meslekleri icra etsek de bu farklılıklarımız bazen korkutucu olabiliyor. Ya da bazen kabul görmesi zor konular olabiliyor. Aslında ben buradaki umudu göstermek istedim. Ben resmi yaparken kendimi farklı bir kişilik olarak ortaya koyuyorum. Örneğin ben resmimi yaparken kendi Muhsin Ertuğrulumu yapıyorum, onu seslendiren de kendi Muhsin Ertuğrulunu seslendiriyor. Beste yapan da kendi Muhsin Ertuğrul’unun bestesini yapıyor. Hepimiz birbirimize yönerge vermeden manifestodaki gibi farklılıklarımızla bir araya geliyoruz. Ortaya çıkan sonuç da ‘Konuşan Resimler’ oluyor.”

Türkiye’nin ilk sesli betimlemeli sergisi olan “Konuşan Resimler Edebi – Ebedi” farklı sanatçılar tarafından tabloların hikayelerinin seslendirmesi ile hayat buldu. Toplamda bu sergi serisi Türkiye’nin çeşitli illeri de dahil olmak üzere 12 yerde sanatseverler ile buluştu. Serginin hikayelerini anlatan sesleri albüm oldu ve Tema vakfına bağışlandı. Albüm 10 milyona yakın dinleyiciye ulaştı.

ETİKETLER: , , , ,
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.