Gazeteci Mehmet Akif Ersoy canlı yayında çağrıda bulundu: Devlet Bahçeli Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmeli
Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy, PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın silah bırakma çağrısının ardından dikkat çeken bir öneride bulundu. Ersoy, canlı yayında yaptığı açıklamada, tarihi çağrıyı yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmesi gerektiğini söyledi.
İmralı’yı üçüncü kez ziyaret eden DEM Parti heyeti, gerçekleştirdikleri temasların ardından PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın mesajını kamuoyuyla paylaştı. Öcalan’ın, “PKK kendini lağvetmeli. Tüm gruplar silah bırakarak kendini feshetsin” ifadelerini kullandığı belirtildi. Bu açıklama, siyasi ve toplumsal kesimlerde geniş yankı uyandırdı.
Mehmet Akif Ersoy’dan canlı yayında çarpıcı öneri
Habertürk TV Ana Haber Bülteni’nde konuşan gazeteci Mehmet Akif Ersoy, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, daha önce Öcalan’a yaptığı “Buyursun, örgütün tasfiye edildiğini, terörün bittiğini tek taraflı ilan etsin” çağrısını hatırlattı.
Ersoy, Bahçeli’nin bu sözlerinin önemine vurgu yaparak, “Bunun bitmesine yol açacak büyük adımı, büyük de risk alarak attığı için, bizim artık bir arada olmamıza atıf yapan, çağrıyı yapması hasebiyle, neden Nobel Barış Ödülü Sayın Bahçeli’ye verilmesin?” ifadelerini kullandı.
‘Tarihi çağrı uluslararası boyutta değerlendirilmeli’
Ersoy, Bahçeli’nin bu çıkışının sadece Türkiye’de değil, uluslararası düzeyde de önemli bir adım olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. MHP camiası içinde bile bu sözlerin büyük yankı uyandırdığını ifade eden Ersoy, “Sayın Bahçeli bu cümleyi kurduğunda MHP’liler bile durup ‘Biz bunu nasıl anlatacağız?‘ dediler. Ancak bu tarihi bir çağrıydı ve Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmesi gündeme gelmeli” dedi.
Uluslararası tepkiler bekleniyor
PKK’ya silah bırakma çağrısı ve Mehmet Akif Ersoy’un Nobel önerisi, siyasi arenada farklı değerlendirmelere yol açarken, ilerleyen günlerde konuyla ilgili uluslararası tepkilerin nasıl olacağı merak ediliyor. Özellikle Avrupa ve ABD’nin bu sürece nasıl yaklaşacağı önemli bir soru işareti olarak görülüyor.