Hizbullah üyelerine yönelik siber hücumla Lübnan halkı sindirilmek isteniyor

İsrail’in hafta içi düzenlediği “yeni nesil” taarruzlar ile birinci sefer bu büyüklükte can ve mal kaybı yaşandı. 8 Ekim’de İsrail ile Hizbullah ortasında başlayan çatışmalarda en büyük günlük can kaybı bu siber ataklar ile yaşandı; bir günde en az 25, toplamdaysa 37 kişi öldü.

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın talimatı ile cep telefonlarını inançlı bulmayarak kullanmayı kısıtlayan örgüt mensupları, davet aygıtları ve el telsizlerine yöneldi. İsrail ise siber hücumunda davet aygıtlarını maksat aldı. Lübnan, şimdi bu atağın şokunu atlatamamışken İsrail sonraki gün de bu sefer Hizbullah’ın telsizlerini sözün tam manasıyla kendi silahı haline getirdi.

Bu iki elektronik hücumdaki gaye, sırf örgüt takımlarının moralini bozmak değildi. Hedefin büyük ölçüde halkın zihinsel dayanıklılığını kırmaya çalışarak toplumsal bir çöküşü tetiklemek olması olası. Bu taktikle bu dehşet aşılanarak “İsrail’in her yerde olduğuna” inandırılmaya çalışılıyor. İsrail’in asıl gayesi, büyük bir çabaya başlamadan Lübnan halkını sindirerek saf dışı bırakmak.

BÖLGESEL SAVAŞI TETİKLEYEBİLİR

Bu akınlar daha geniş bir çatışmayı önlemek için bir araç mı yoksa daha büyük savaşların başlangıcı mı? İsrail ile Hizbullah ortasında yükselen tansiyon, başından beri bölgesel bir savaşa dönüşme riski taşıyor. Hakikaten İsrail, geniş çaplı bir kara harekâtı başlatmadan evvel sonlu askeri operasyonları tercih ediyor. Hizbullah da tam ölçekli bir savaşa girmeden evvel taktiksel ataklar düzenliyor. Şayet bir uzlaşı sağlanamazsa bu tansiyon İran, Suriye üzere bölgesel güçlerin dahil olabileceği daha geniş bir çatışmaya dönüşebilir.

Lübnan’ın güneyine yapılması planlanan kara saldırısı, İsrail için yüksek riskli bir seçenek. 2006 Temmuz Savaşı’nda Hizbullah, İsrail ordusuna karşı güçlü bir direniş gösterdi. O günden bu yana Hizbullah’ın askeri ve savunma stratejilerini daha da geliştirdiği biliniyor. İsrail, bu nedenle kara harekâtı üzere büyük maliyetli bir operasyondan evvel elektronik harp ve siber hücumlar üzere düşük riskli seçeneklere yöneliyor. Temel fikir, Hizbullah’ın uzun vadede daha büyük bir tehdit oluşturmasını engellemek ve bölgede İran’ın gücünü sınırlamak.

Ancak durum denetimden çıkarsa yahut Hizbullah’tan gelen bir karşı hücum büyük ziyan verirse İsrail, örgütün askeri altyapısını yok etmeyi hedefleyen bir kara harekâtı devreye sokabilir. Muhtemel bir harekât, bölgedeki başka aktörleri de çatışmaya çekebilir ve geniş bir savaşın fitilini ateşleyebilir.

HİZBULLAH’IN KALESİ VURULDU

İsrail’in Gazze’yle eşzamanlı yürüttüğü Lübnan atakları, Hizbullah üyelerinin kullandığı davet aygıtlarının ve telsizlerin patlatılmasının akabinde tüm şiddetiyle sürüyor. Evvelki gece Lübnan’a hava hücumlarını ağırlaştıran İsrail ordusu dün de Hizbullah’ın hâkim olduğu Beyrut’un güney mahallesinde örgütün kumandanını gaye aldı. Lübnan Sağlık Bakanlığı, en az 8 kişinin öldüğünü, 59 kişinin de yaralandığını açıkladı. Lübnan basını, İsrail’e ilişkin bir F-35 savaş uçağının Camus Caddesi’nde bir apartmanı iki füze ile vurduğunu aktararak beş çocuğun hayatını yitirdiğini duyurdu.

İsrail, akında Hizbullah’ın üst seviye kumandanlarından İbrahim Akil’i öldürdüğünü açıkladı. Hizbullah da İsrail’in kuzeyindeki “istihbarat karargâhına” Katyuşa roketleri attığını kaydetti. Beyaz Saray ise Lübnan’daki ABD’lilerin ülkeden ayrılmalarını istedi.

ABD, 1980’lerdeki Hizbullah akınlarındaki rolü nedeniyle Akil’in başına 7 milyon dolar ödül koymuştu. İsrail, 30 Temmuz’da da Hizbullah’ın en üst seviye kumandanı Fuat Şükür’ü konutuna düzenlediği hava atağında öldürmüştü.