Korktuktan sonra neden kahkaha atarız? Bilim insanları mükemmel şakanın formülünü buldu
Araştırmacılar ‘aniden insanların karşısına çıkarak oluşan korkuların’ neden genellikle kahkahalarla takip edildiğine dair bir teori geliştirerek korkunun ‘tatlı noktasının’ nasıl bulunacağına dair tavsiyelerde bulundu.
Bilim insanları, olaydaki veya sahnedeki ani bir değişiklikle izleyicileri korkutmak için kullanılan bir teknik olan ‘jump scares‘ sonrası atılan kahkahalara dair bir teori ortaya attı.
Başarılı şakaların can alıcı noktasının tersine çevrilen bir beklenti yaratma eğiliminde olması şeklinde vuku bulduğu ifade edilirken belirli şakaların ya da durumların neden ‘kahkaha‘ yarattığına dair izahat ise mizahın tamamen sürprizle ilgili şeklinde yapılıyor.
Söz konusu araştırmayı yöneten Danimarka’daki Aarhus Üniversitesi’nde doktora öğrencisi ve mizah araştırmacısı olan Marc Hye-Knudsen, “Bu teoriyle ilgili sorun, şaşırtıcı olmayan her türlü şeyi komik bulmamız ve komik bulmadığımız pek çok sürpriz olması” cümlesini kaydetti.
Bir başka araştırmada ortaya koyulan yeni teoride de mizahın hem dünyanın nasıl olması gerektiğine dair algımızda bir ihlal hem de bu ihlalin zararsız ya da iyi huylu olduğuna dair neredeyse eşzamanlı bir değerlendirme gerektirdiği olduğu ifade edilmişti. Bu tür ihlallerin, kelime oyunları ve kelime oyunlarındaki dilsel norm ihlallerinden, utanç verici mizahtaki sosyal norm ihlallerine kadar pek çok farklı biçimde olabileceği ifade edilmişti.
Hye–Knudsen ve meslektaşları, benzer bir şeyin, bir ‘jump scares’ ilk şokunu neden hızla kahkahaların takip ettiğini açıklayabileceğinden şüphelendiklerini belirtti.
Söz konusu şüpheyi araştırmak üzere yeni yürümeye başlayan çocukların ‘cee oyunu‘ deneyimlerinden yola çıkan bilim insanları, perili bir evde yapılan bir saha çalışmasına kadar çeşitli deneysel ve gerçek dünya durumlarından elde edilen kanıtları inceleyerek katılımcıların dörtte üçünün ‘jump scares’ sonra gülümsediğini veya güldüğünü tespit ettiler.
Konuya ilişkin açıklama yapan Hye-Knudsen şu cümleleri dile getirdi:
Ekip ayrıca 100 çevrimiçi korkutma şakası videosundan elde edilen verileri inceleyerek, başarılı şakacıların kurbanlarının maruz kaldığı uyaranı yoğunlaştırma eğiliminde olduğunu saptadı.
‘Bir seri katil gibi giyinip büyükannenizin dolabına saklanmayın’
Evolutionary Psychology dergisinde yayımlanan söz konusu araştırmada Hye-Knudsen, “Tamamen yabancı birinin korkutucu bir şakanın kurbanı olduğu bir videoyu görmek, sosyal olarak onlara yakın olmadığınız için çok fazla ihlal olarak algılanmayabilir. Bu nedenle çevrimiçi şakacılar daha büyük bir tepki almak için şakalarını renklendirmelidir” dedi.
Hye–Knudsen söz konusu bu bulgularının Cadılar Bayramı için planlar yapan şakacılar için etkileri olabileceğini belirterek “Buradan çıkarılacak ana ders, hedef kitlenizi tanımak ve Cadılar Bayramı korku şakalarınızı buna göre uyarlamak olacaktır. Bir seri katil gibi giyinip büyükannenizin dolabına saklanmayın ama arkadaşınızın yanına gidip ‘yuh’ da demeyin. Hedefinizin beklentilerini hangi düzeyde korkutacağınızı tahmin etmeniz gerekir ama sonrasında gülebileceklerini de bilmelisiniz. Ayrıca güldüğünüzde onları da sizinle birlikte gülmeye davet edin ki kendilerine gülündüğünü hissetmesinler ve durum gerçekten iyi huylu olsun” cümlelerini dile getirdi.
Aarhus Üniversitesi’nin eğlence amaçlı korku laboratuarında davranış bilimci olarak çalışan ve araştırmada yer almayan Dr. Coltan Scrivner, araştırmanın sonuçlarının korkutucu oyun psikolojisi üzerine yaptığı kendi araştırmasıyla örtüştüğünü belirterke bu araştırmanın perili evler gibi korku dolu deneyimlerin ancak korkunun doğru seviyede olması halinde eğlenceli olarak algılandığını gösterdiğini dile getirdi.
Sadece bir korkunun herkese uymayacağını unutmayın diyen Scrivner bu çalışmaya ilişkin şu cümleleri kaydetti: