‘Trump ‘sopa’ ile değiştiremediği iktidarları gümrük vergisi ile değiştirecek’
Ulaş Can’a göre Latin Amerika ülkeleri ABD’ye tavır alacak güçte değil. Bu ülkelerin kendi içlerinde sorun yaşamaktan korktuğunu kaydeden Can, Trump’ın ‘sopa’ ile değiştiremediği iktidarları gümrük vergileri ile değiştirebileceği görüşünde.
![‘Trump ‘sopa’ ile değiştiremediği iktidarları gümrük vergisi ile değiştirecek’](https://turkamerikangazete.com/wp-content/themes/neva/images/noimage.png)
ABD Başkanı Donald Trump, ilk dış politika icraatlarında Kanada ile Meksika’nın yanı sıra Çin’e ‘gümrük vergileri’ silahını çekerken, göç sorunu üzerinden Latin Amerika’yı dize getirme hamlelerine girişti.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, ilk yurtdışı ziyaretlerini Güney Amerika’dan başlatırken, Trump’ın özel temsilcisi Richard Grenell’in de Nikolas Maduro’nun ‘meşruiyetinin’ tanınmadığı Venezuela’ya gitmesi dikkat çekti. Grenell, bölgenin petrol zengini ülkesine ‘spesifik’ bir misyonla gittiğini söylelyip ABD’nin paralı askeri olmakla suçlanan 6 Amerikalı’yı alıp götürmeyi başardı.
Trump’ın Latin Amerika’lı göçmenleri geri gönderme hamlerine yüksek sesle ilk itirazları dile getiren Kolombiya lideri Gustavo Petro ise geri adım atmak zorunda kalmış durumda. Meksika yönetimi sınıra 10 bin asker göndererek kontrolü sıkılaştırmak karşılığında gümrük vergilerinde bir aylık erteleme elde etti. Trump’ın gözünü diktiği Panama ise açık tehdit altında Çin Halk Cumhuriyeti ile Kuşak ve Yol Mutabakatını yenilememe kararı almak zorunda kalmış görünüyor.
Trump yönetiminin Latin Amerika’ya yönelik tehditkar politikaları ve bölge ülkelerinin durumunu CGTN Türk Genel Yayın Yönetmeni Ulaş Can ile konuştuk.
‘Latinlerin birleşmesi zor’
Ulaş Can’a göre Latin Amerika ülkelerinin Trump’ın saldırgan politikaları karşısında birleşmeleri kolay değil. Altkıtada ABD’ye karşı durabilen tek ülkenin Venezuela olduğunu anımsatan Can, Trump’ın Batı destekli muhalefet liderini muhatap almazken, temsilcisini sınırlı bir misyonla bile olsa Karakas’a göndermesine de dikkat çekti:
“Latinler birleşemezler gibi gözüküyor. Keşke birleşebilseler, ama zor. Venezuela Küba’dan sonra kıtada Amerika Birleşik Devletleri ile en sert mücadeleyi veren hükümet. Chavez’den sonra ülke ekonomisi kendi yapısal sorunlarından da kaynaklı olarak hızla kan kaybetti. Bu kan kaybı son 1 yılı saymazsak buraya kadar geldi. Geçen haftaya dönersek Trump’ın özel temsilcisi Karakas’a geldi. Gelirken ajandasında Amerika Birleşik Devletleri’nin vatandaşı denilen, ama aslında Venezüellalıların CIA ajanı dediği insanları alıp geri döndü. Açıkçası bu anlaşma kamuoyuna yansıtılmadı. Ama şunu görebiliyoruz; Venezuela dünyanın en zengin petrol yataklarına sahip, ama teknolojilerinin eskiliğinden, ambargolardan dolayı bu petrolü işleyip ülkesine bir zenginlik sağlayamıyor. Tam tersine hiper bir enflasyonla boğuşuyor. Sonuçta bu durumdan kurtulmaya çalışıyor. Trump da olsa başka biri de olsa bu diplomatik çabaları yadırgamamak gerekiyor.
Maduro Trump döneminde rahatlamış olabilir. Maduro’nun karşısına çıkartılan Edmundo Gonzalez bir Latin Amerika turu yaptı. Bundan sonra Venezüella gittiği her ülke ile diplomatik ilişkileri kesti. Son olarak ABD’ye gitti, o önemliydi. Ben Gonzalez gittikten sonra Venezuelalıların da kısmen tedirgin olduğunu düşünüyorum. Biden Gonzalez’i kabul etti. Biden ile görüşmesi çok önemli değil. Ancak ‘Trump ile görüşeceğim’ dedi ve Trump ile görüşemedi. Trump’ın eski ekibinden Financial Times’a konuşan bir yetkili de Trump’ın bu meseleden çok sıkıldığını, bunlara harcadığı enerjinin tümünün boşa gittiğini söylediği söyleniyor. Venezuelalılar da bu durumdan memnun. Venezuela her ne kadar sorunları olsa da gerçekten seçimlerde yüzde 51’i alabiliyor. Yani manipüle ettikleri gibi seçimlerde hile yapıldığı gibi bir durum yok. Seçim zamanı dünyanın her yerinden uluslararası seçim gözlemcileri oradalardı. Zaten sokakta da görüyorsunuz. Yoksul halk Bolivarcı Devrimin sorunlarına rağmen koruyor, kolluyor ve savunuyor. O yüzden ben Amerika Birleşik Devletleri’nin bundan sonra farklı bir politika sürdüreceği kanısındayım. Bu son görüşme de buna işaret ediyor.”
‘Mesele Latin Amerika ülkelerinin ekonomik ve kültürel altyapısı’
Latin Amerika ülkelerinin kendi aralarındaki sıkıntılara işaret eden Ulaş Can, Trump’ın tehdit sopasını salladığı Panama’nın derhal Çin ile ilişkilerini etkileyecek pozisyonlara itilmesini vurguladı. Can, Küba dışında Latin Amerika ülkelerinin ‘Monroe 2.0’a dayanıklılık güçlerine dair şüphelerin altını çizdi:
‘ABD’nin arka bahçesinde olduklarından kendi içlerinde sorun yaşamaktan korkuyor’
Latin Amerika ülkelerinin ABD’nin ‘arka bahçesi’ konumlarına atıf yapan Ulaş Can, Brezilya gibi ülkelerin bile kendi içlerindeki iktidar mücadelelerine dikkat çekti. Can yine de ABD’nin yeni emperyalist tehditlerine yönelik direniş sergileneceği görüşünde:
‘Gümrük vergileriyle birlikte Amerikalılar da fiyat artışlarıyla karşılaşacaklar’
Trump’ın gümrük vergisi politikalarının Amerikalıları da etkileyeceğini anımsatan Ulaş Can, meselenin Amerikan halkının fiyat artışlarını nasıl tahammül edeceğinde düğümlendiğini belirtti.
‘Trump kartel sistemini göz önünde bulunduruyordur’
Trump’ın Latin Amerika’daki kartellerle ilgili de planları olduğu görüşünü dile getiren Can, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘Trump ‘sopa’ ile değiştiremediği iktidarları gümrük vergisi ile değiştirecek’
Can’a göre Trump ‘gümrük vergisi silahı’ ile iktidarları kendi lehinde değiştirme peşinde: