Dolar 35,2221
Euro 36,7809
Altın 2.975,36
BİST 9.990,75
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 9°C
Çok Bulutlu
İstanbul
9°C
Çok Bulutlu
Cts 8°C
Paz 10°C
Pts 11°C
Sal 11°C

Yeni başlangıç arayan bir kadın ve hayatın ağırlığı altında ezilmiş bir yazarın hikâyesi: Gerçeğin sorgulanması

Yıldırım Fikret Urağ’ın yönetmenliğindeki “Otelde” oyunu, sahnenin sınırlı alanında insan ruhunun derinliklerine bir yolculuk vaat ediyor.

Yeni başlangıç arayan bir kadın ve hayatın ağırlığı altında ezilmiş bir yazarın hikâyesi: Gerçeğin sorgulanması
1 Mayıs 2024 6:48 AM
59

Eser, seyirciyi sadece bir hikâyenin değil, aynı zamanda bir ruh halinin içine çekiyor. Oyunun atmosferi, izleyiciyi adeta bir rüya dünyasına davet ederken gerçeklikle kurgunun iç içe geçtiği bir labirentte yol alıyoruz.

EN MAHREM DÜŞÜNCELER

Hikâye, yeni bir başlangıç arayan bir kadın ve hayatın ağırlığı altında ezilmiş bir yazarın çapraz yollarında ilerliyor. Bu iki karakter arasındaki ilişki, sadece bir otel odasının dört duvarıyla sınırlı kalmıyor; onların geçmişleri, hayalleri ve korkularıyla da şekilleniyor. “Beyefendi sizi anlıyorum” cümlesiyle başlayan diyaloglar, seyirciyi karakterlerin en mahrem düşüncelerine ortak ediyor. Bu replikler, karakterlerin birbirlerine olan bağlılıklarını ve bir o kadar da birbirlerinden uzaklaşmalarını anlatıyor.

Ebru Unurtan, Okan Bayülgen ve Yıldırım Fikret Urağ’ın performansları, her bir sahneyi birer tabloya dönüştürüyor. Onların canlandırdıkları karakterler, sahnede adeta nefes alıyor ve seyirciye kendi hikâyelerini anlatıyor. Oyuncuların her bir jesti, her bir bakışı, karakterlerin iç dünyasını seyirciye açıyor. Oyunun temaları ise insan doğasının ve gerçeği sorgulama arzusunun bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. “Sana bir rol verip oynamaya zorlarsam oynar mısın o rolü, yalnızca beni sevdiğin için” sorusu, karakterlerin içsel çatışmalarını ve birbirleriyle olan ilişkilerini sorgulatıyor. Bu soru, aynı zamanda seyirciye de kendilerini sorgulatıyor: Acaba biz de günlük hayatımızda rollerimizi ne kadar içselleştiriyoruz?

SANATIN BÜYÜSÜ

“Otelde”, seyirciyi sadece bir hikâyenin içine çekmekle kalmıyor, aynı zamanda onları kendi iç dünyalarında bir yolculuğa çıkarıyor ve gerçekliğin ne olduğu üzerine düşünmeye itiyor. Bu, oyunu sadece izlenmesi gereken bir eser değil, aynı zamanda üzerine düşünülmesi gereken bir sanat eseri yapıyor. Oyunun sonu, seyircinin zihninde uzun süre yankılanacak bir soru işareti bırakıyor: Gerçek nedir ve biz onu nasıl algılıyoruz?

Oyunun sonunda, ışıklar söndüğünde ve salon ışıkları yandığında Ebru Unurtan, Okan Bayülgen ve Yıldırım Fikret Urağ sahnenin önüne çıkıyor. Gözlerinin içinde hâlâ karakterlerin izleri olan oyuncular, seyircinin sorularını yanıtlamak için hazır durumda. Bu sohbetler, oyunun ardında yatan derinlikleri, karakterlerin iç dünyasını ve hikâyenin alt metnini aydınlatma görevini üstleniyor. Sorular ve cevaplar oyunun ardında yatan sırları çözmeye çalışırken aynı zamanda seyircinin kendi iç dünyasını da aydınlatıyor. Sanatın büyüsü, sahne perdesinin kapanmasından sonra bile devam ediyor ve o büyüyü daha da derinleştiriyor.

ETİKETLER: , ,
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.