Dolar 35,5065
Euro 36,6050
Altın 3.052,90
BİST 9.715,86
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 7°C
Hafif Yağmurlu
İstanbul
7°C
Hafif Yağmurlu
Çar 8°C
Per 8°C
Cum 8°C
Cts 10°C

‘Yeni savaş alanları enerji kaynakları değil, nadir elementler olacak’

Prof. Dr. Hasan Köni’ye göre Donald Trump’ın Grönland çıkışının arka planında, nadir elementler üzerinde hakimiyet kurma arzusu yatıyor. Trump’ın çıkışları sonrası Kanada’da Başbakan Trudeau’nun da istifa ettiğine dikkat çeken Köni, seçilmiş bir Amerikan Başkanı’nın sözlerinin diplomatik alanda ağırlığa sahip olduğunu hatırlattı.

‘Yeni savaş alanları enerji kaynakları değil, nadir elementler olacak’
10 Ocak 2025 4:25 PM
21

ABD’de bir dönemlik aranın ardından tekrar başkan seçilen Donald Trump, Panama Kanalı’nın kontrolü, Grönland’ın Amerika’ya bağlanması ve Kanada’nın 51. Eyalet olarak ABD’ye dahil olması yönünde birçok mesaj yayınladı. Son olarak Trump’ın oğlu Trump Jr., Grönland’a giderek adanın yerli halkıyla “MAGA” şapkaları eşliğinde poz verdi.

Danimarka, Kanada, Meksika ve Panama başta olmak üzere birçok ülke Trump’a yönelik tepkilerini ortaya koyarken, Trump’ın verimlilik bakanı olması beklenen milyarder Elon Musk da İngiltere ve Almanya’ya adeta cephe açtı. Musk, Almanya’da AFD’yi desteklediğini, İngiltere’de ise Başbakan Keir Starmer’ın istifa etmesi gerektiğini ifade etti. Musk’ın X paylaşımlarının aldığı milyonlarca görüntülenme ve etkileşim dikkat çekti. Avrupa Birliği ise, Elon Musk’ın sahibi olduğu X sosyal medya platformuna yönelik bir dizi yaptırım getirilebileceği uyarısında bulundu.

Öte yandan Trump, bir basın toplantısında “Türkiye, Suriye’yi aldı. İki bin yıldır bunu istiyorlardı” dedi. Daha önce de benzer bir açıklama yapan Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile “çok iyi anlaştığını” sözlerine ekledi. Fakat Trump, Amerikan askerlerinin bölgeden çekilip çekilmeyeceği sorusunu “stratejik bir mesele” olarak nitelendirerek yanıtsız bırakmayı tercih etti.

Trump’ın “Donroe Doktrini”ni, Donald Trump’ın dış politika ajandasını, neoconların etkisini, Elon Musk faktörünü ve Grönland-Kanada-Panama Kanalı mesajlarının arka planını, Prof. Dr. Hasan Köni ile konuştuk.

‘Yer yerinden oynuyor. Trudeau istifa etmek zorunda kaldı’

Donald Trump’ın mesajları sonucunda daha şimdiden yeni bir süreç başladığını ve Kanada’nın Başbakanı Justin Trudeau’nun istifa ettiğini ifade eden Prof. Dr. Köni, ABD’nin yeni dönemde İngiltere’yi uyguladığı iç ve dış politikalarda tam anlamıyla yanında görmek istediğini belirtti:

“Daha evvel 19. Yüzyılda İspanyollar uzaklaştırıldıktan sonra ABD, Monroe Doktrini ortaya koymuştu. Monroe Amerikan Başkanı idi. ‘Amerika, Amerikalılarındır’ prensibini benimsediler. Yani ne kuzeye ne güneye, İngilizler ve Latinler gelemez dediler. Bu tarafları tamamen kapattılar. Şimdi Trump Doktrini geliyor. Kuzeyi ve güneyi kapatıyor. Meksika Körfezi’ni ‘Amerika Körfezi’ yapmayı, Kanada’yı 52. Eyalet yapmayı, Panama Kanalı’na ihtiyaçları olduğunu söylüyor. Bunu hangi açıdan yapıyor? Stratejik harita bilgisi olan bir insan değil. İhracata ve ithalata bakıyor. 200 milyar dolara niye Kanada’yı koruduklarını soruyor. Kanada’dan büyük petrol alıyorlar, boru hatları on sene evvel de tartışılıyordu. Trump, gelen hammaddenin pahalı olduğunu söylüyor. Gümrük vergisi uygulayacağını söylüyor. Zaten Kanada’nın durumu fazla göçten dolayı karışık. Güneyde de Latin Amerika trenlerle gelip sınırı geçmeye çalışıyor. Türkler de geçmeye çalışıyor biliyorsunuz. Panama’da da ihracat ve ithalat açısından Kanal ücretleri söz konusu. O kanalı kullanarak Amerika’nın iki yakasına deniz taşımacılığı yapıyorlar. 1974’te başlayan sürecin sonunda 1999 yılında yapılan son anlaşmayla tüm yetkiyi Panama’ya devrettiler. Egemenliği, korunmasını vs. devrettiler. Şimdi bunu geri almaları mümkün değil. Fakat bir devlet başkanının bu tür laflar söylemesi, uluslararası alanda bağlayıcıdır. Karşılık olarak cevaplar veriliyor. Herhalde ciddiye alınmıyor fakat yine de yer yerinden oynuyor. Trudeau istifa etmek zorunda kaldı. Ekonomisi zaten kötüleşti. Trump gümrük vergisi getirme tehdidinde bulundu. Şimdi İngiltere’ye yükleniyor. Orada da Pakistanlılar, küçük kız çocuklarını istismar eden çeteler kurmuş. Çok yoğun boyutta. Şimdiki Başbakan Keir Starmer, o dönem başsavcıymış. Irkçılık olmasın diye yeterince cezalandırmamış. Şimdi de milliyetçi bir figürü hapse atmış. Başbakan’ın kardeşi de Çin’e istihbarat vermekten tutuklanmış. Kraliyet bu yüzden başbakanı saraya çağırmıyor. Bundan Elon Musk’ın haberi oluyor nasıl oluyorsa. Devamlı Trump’ın yanında. ‘Bu da gitsin’ diyor. Sebebi şu: Göç konusunda bir hazırlık yapıyorlar. Yani izinsiz girenleri, doğum yapmaya çalışanları vs. sepetleyecekler. İngiltere de bunu yapsın istiyorlar. İngiltere ile aralarında bu konuda ayrışma var. Tahminen İngiltere, Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşta barış yapılmasına karşı çıkıyor. Trump ekibi burada İngiltere’nin çekilmesini söylüyor. Göç konusunda da yanına sistemleri çekiyor. Gümrüklerle de Amerika’yı kârlı hale getirmeye çalışacak. Fakat tedarik zincirleri bozulur mu? Kaotik dünya nereye gider? Bunu bilemiyorum.”

‘Nadir elementlerin yüzde 60’ı Çin’de. ABD bunları istiyor. Yeni savaş alanları enerji kaynakları değil, nadir elementler olacak’

ABD’nin yeni başkanı Donald Trump’ın katı Çin politikaları kapsamında Grönland, Kanada, Panama Kanalı ve Meksika çıkışları yapmasının arkasında nadir toprak elementlerinin yattığını vurgulayan Prof. Dr. Hasan Köni, artık güç rekabetinin enerji kaynaklarından nadir elementlere kaydığını kaydetti:

“Neocon faktöründen ziyade arkadaşlarla şuraya odaklandık: Uluslararası büyük şirketlerin CEO’larının yönetimi. Yani siyaset adamları yerine Elon Musk gibi büyük şirket CEO’larının yönetimi. İki-üç büyük şirket var. Bilançoları trilyon dolarlar ediyor. On Türkiye büyüklüğünde. Trump’ı en çok etkileyecek yapılar bunlar. Bunun içinde bütün bir siyasi yapılanma da var. Pentagon’da bir döner kapı sistemi var. Nedir bu sistem? Generalleri, savunma sanayisi şirketine alıyorlar. Bürokratik sorun çözülüyor. Hangi ürünler gerektiğini söylüyor ve sonra tekrar askeriyeye dönüyor. Böylece Pentagon, devamlı özel sektörle işbirliği içinde askeri üretim yapıyor. Askeri üretim de harcanması gereken bir alanda olmalı. Yani Ukrayna olur, Gröland olur. Grönland’da kıymetli elementler var. Buz adası normalde. Eridiğinde Kıbrıs kadar bir ada. Çin o taraftan gitmiyor ki. Çin, güneyden gelerek Güney Amerika’ya veya Avrupa’ya ürün gönderiyor. Grönland’ın Çin ile pek ilgisi yok. Bu hassas elementler ve materyaller üzerinden bir durum var. Bu nadir elementlerin yüzde 60’ı Çin’de. Türkiye’de de Eskişehir’de bazı materyaller çıktı. Yeni savaş alanları petrol ve gaz yerine, nadir elementler üzerine olacak. Devamlı yapay zeka, akıllı cihazlar, dronlar, teknolojiler gelişiyor. Yeni iletkenler ve çip meselesi öne çıkıyor. Türkiye de çip üretim merkezi kurmaya çalışıyor. En büyük çip üreticisi Tayvan. Amerika orada üretiyor. Bunu, Rusya ve Çin’e kaptırmamaya çalışıyorlar. Putin’in de bir lafı var, ‘Bundan sonra yapay zeka alanında hangi ülke ileri giderse, uluslararası alanda o başat hale gelecek’ dedi. Petrol ve gaz değil mesele artık. Bu yeni yapılanma üzerinden dev şirketlerin istediğini yapabilir Trump. Onların CEO’ları da neocon maalesef. Kırk kişilik bir listesi var Trump’ın. 37 tanesi Yahudi. Bu yapı, sistemin içinde aynı zamanda büyük enerji şirketlerini ve büyük üretim şirketlerini de elinde tutuyor. Bu şirketler yapıya yön veriyor ve ekonomide her alana yayılmaları gerekiyor. Trump bu yüzden bu lafları söylüyor ve uluslararası siyaset açısından saçma sapan laflar.”

‘İsrail komitesinin Türkiye mesajı bir gözdağı’

İsrail’de güvenlik komitesinin Türkiye’ye yönelik mesajlarının bir gözdağı olarak okunması gerektiğini ifade eden Hasan Köni, diğer yandan Trump 20 Ocak’ta koltuğa oturduktan sonra İran ve Yemen’in hedef alınabileceği değerlendirmesinde bulundu:

“Çin konusunda savaş boyutunu düşünmüyor Trump. Tayvan konusunu pek dillendirmiyor. Ama Ortadoğu konusunda farklı. Hamas eğer rehineleri bırakmazsa sonuçlarının kötü olacağını söylüyor. Bombalar. Yapar bunu. İran zaten halledilmiş durumda. Çok ilginç raporlar geliyor. Tebriz bölgesinde, ‘Suriye fatihi’ yazısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve ‘Ermenileri yenen adam’ yazılarıyla Aliyev’in resimleri asılıyor. Acaba İran’da hareketlenme erken mi başladı? Tebriz bölgesinde 24 milyon Azeri Türkü yaşıyor. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘kahraman’ olarak duvarlarda. Peşinden Aliyev’in resimleri duvarlarda. İkisini birleştirirsek büyük bir Azeri yapısı ortaya çıkıyor. Yoksa bu geçici bir olay mıdır bilemiyorum. Yemen’de de Husiler var. İsrail basını, Trump başa geçtikten sonra başka bir Arap ülkesiyle birlikte İsrail ve ABD’nin Husileri tamamen bitireceğini yazıyor. Ama bunun 25 Ocak’tan sonra başlayacağı söyleniyor. Husiler de şimdi sert davranıyor. Neye güveniyorlar? Akılları buna yetiyor herhalde. İran yardım edemiyor çok fazla. Ortadoğu’yu bir şekilde bitirirler. Peki kimleri korurlar? YPG/PKK’yı korurlar mı? İsrail’de güvenlik komisyonu, ileride Türkiye ile savaşabileceklerini söylemiş. Nasıl savaşacaklar? O çok rahatsız edici bir mesaj. Psikolojik bir harekat da olabilir. Ayrıca Amerika ve dünya para lobisiyle çatışma anlamına geliyor. Eski bir diplomatımız 10 sene önce bir analiz yapmıştı. Eğer Batı işin içindeyse iki buçuk savaş. Hem Ermenistan, hem Yunanistan hem de Batı’dan bir ülke olur diye. Yani İsrail tek başına gelmez böyle bir savaşta. Zaten bizim gibi orta boylu ülkelerde, ekonomik kredileri kestiğinde savaşmaya gerek kalacağını zannetmiyorum. O yüzden bunu gözdağı gibi okuyabiliriz. Türkiye çok konuştuğu için belli bir çizgiyi aşmaması söyleniyor olabilir. Yunanistan sıkıştırıyor. Kıbrıs’ta sıkıştırma var. Kıbrıs Rum kesimi lideri, çözüm sürecinden bahsetmiş. NATO üyeliği tekrar gündeme gelmiş. Türkiye oraya koşturuyor, buraya koşturuyor. Yani sonra yeni vergiler geliyor, onlara koşturuyoruz. Akşam yatınca nerede yattığımızı bilmiyoruz.”

‘Trump, Suriye ve Türkiye konusunda istihbarat brifingi aldığını belli eden cümleler kurdu’

Donald Trump’ın Suriye ve Türkiye hakkındaki açıklamalarının, istihbarat brifingi aldığına işaret ettiğini aktaran Prof. Dr. Hasan Köni, Trump’ın her ne kadar savaş alanlarından uzaklaşmak istese de işbirliği yaptığı lobilerin buna pek niyeti olmadığını belirtti:

“İki türlü konuşma var. Birincisi siyasi konuşma, yani ‘Suriye bize bağlandı’ demek. Bir de stratejik konuşma vardır. Askeri ve jeopolitik 5-6 senaryo konuşulur. Sosyal gelişmeler de olduğu için yeni girdilerle yapılar değişir. Siyaseten konuştuğun imajla sahadaki imaj çok farklı gözüküyor. Bu reforma devam edecek mi HTŞ? Olumlu gelişmeler devam edecek mi? Burada bir YPG/PKK varlığı var. Bu, İsrail’in kendisini daha güvenli hissedeceği şekilde dizayn edilecek mi? Çünkü Trump ‘Dostum’ diyor, ‘severim’ diyor. Ama oralara pek müdahale etmemesi gerektiğini de söyledi. Çünkü Sayın Dışişleri Bakanı Fidan, ‘Müdahale ederiz’ dedi. Onun üzerine ertesi gün birtakım konuşmalar oldu. İzin verme muhabbetleri oldu. Ama şimdilik çok büyük bir harekat yok. Oraya yığılma oldu, harekatın başlaması lazım. Özellikle Suriye Milli Ordusu özel kuvvetleri oraya yığıldı. Türk askeri de var orada. Oraya tanklar da geldi. Suriye’de tank üretemediklerine göre nereden gitti? Bizden gitti. Tışrin Barajı hattında birtakım çatışmalar var. Asıl 20 Ocak’tan sonra neler olacağını göreceğiz. Şimdi yavaş yavaş Pentagon, istihbarat konusunda Trump’a bilgi vermeye başladı. Fakat Trump ticaret adamı, ona göre konuşabiliyor. Fakat istihbarat aldığı belli olan cümleler kuruyor. ‘Ben söylemeden yapmaz, geçen sefer de ben söyledim. Savaşmadı’ dedi. ‘Bana saygı duyar’ dedi. Geçen de böyle dedi sonra enflasyonu ilk defa patlatan ambargoyu uyguladı. Demek ki İsrail lobisi için YPG/PKK gerekli. Buradan bunu anlıyoruz. Trump parayı kontrol etmek istiyor. Amerika’nın merkez bankası yok. Eyaletler basıyor parayı, bu idarede toplanıyor. Ona göre dağıtılıyor. O bankaların sahipleri Yahudiler. Amerika finans ve ticaret ülkesi. Trump da ticaret adamı. New York’ta orada burada kimlerle işbirliği yapmış? En büyük lobiler ve yatırımlar oralarda. Onlara uyması lazım. Ama savaşmayı sevmiyor. Savaşmadan da sert laflar ve baskılarla olayları çözebileceğini zannediyor. Çözer, çözemez; neler olacağını göreceğiz.”
ETİKETLER: , , , ,
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.